13 Ocak 2020 Pazartesi

Deneme

" Biliyoruz ki bazı sesler, bazı sahneler, bazı renkler ya da bazı cümleler insanın aklına mıh gibi çakılıp kalıyor. "
Hasan Ali Topbaş
---

" Ben farklı şeyleri severim,
  Mesela sen farklısın, seni severim. "

Düşündüm. Neden bu ses, bu sahne, bu renk, bu cümle büsbütün aklıma mıh gibi çakılıp kalmıştı?

Her küçük kız gibi, bana aşkı öğreten bir abi vardı. Bir yılbaşı akşamı, bana pek sevimli bir ayıcık almıştı. Ev halkı "Şuna da bakın! Vay canına Yağmur, ne kadarda şanslısın!" "Hey! Yanakların mı kızardı bakayım senin?" demişti. Bu tezahüratların arasında hediyeyi alırken, babamdan başka bir erkeği sevmeyi ilk defa öğrenen çocuk kalbim, kozasından yeni çıkan bir kelebek gibiydi; ona yüklenmiş bir meziyeti gerçekleştirmek üzereydi. Bunun için var olduğunun bilincindeydi; ama o kadar toydu ki...
Kalbimde ilk defa tattığım bu duyguya sahip oluşumun mevcudiyetime verdiği hissi dün gibi hatırlıyorum: Bu adını koyamadığım duygunun, bütün vücudumu bir sarmaşık gibi sardığını hissediyor, sardıkça bir alev gibi yanıyordum; ve ödüm kopuyordu biri benim bu hislerimi öğrenecek diye, ödüm kopuyordu.
Görüyorum ki o gün sevmenin bütünüyle bir mahcubiyet olduğunu öğrenmiş, korkmuştum. Ve demiştim ki, "Aman ha! Kimseler bilmesin!" "Aman ha! Bir duyulursa, rezil rüsva olursun!"

O günden bugüne çocuk kalbim hiç değişmedi. Hala sevdi mi,o duygunun adını koyamaz. Tüm mevcudiyeti hudutsuz bir mahcubiyetle dolar; ve içinden bir ses şöyle der: "Aman ha! Kimseler bilmesin!"

Ben o mahcubiyeti nerede görsem tanırım.
Bir mıh gibi çakılı kalır sonra aklıma...






İnsanın kendisine uzaktan bakması
Ne tuhaf şeydi
Ne gerçek şeydi.